Header Ads

Sağa Dayalı Resim

Emre Aydın - Resul Aydemir ile Röportaj


Resul Aydemir ile Röportaj
Selamun aleyküm. Öncelikle yoğun bir mesai içinde bizim röportaj yapma teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Söylediklerinizi okuyacak binlerce öğrencimiz için şimdiden çok heyecenlandığımızı bildirmek isteriz.

 Aleyküm selam. İnşallah bu heyecanınız hiç kaybetmezsiniz, ben de sizlerle beraber olduğum için çok heyecanlıyım. Malcolm X’in çok güzel bir sözü var: “Bütün uyuyanları uyandırmak için tek bir uyanık yeter.”  Ben de kendimce kendimi uyanık olarak görüyorum. İlmin zekâtı olarak öğrendiklerimiz, sözlerle şarkılar ile beraber insanlara ulaşmasını istiyorum, o yüzden de şu an sizinle röportaj yapıyoruz.

Biz imam hatip öğrencileri olarak rap müziği çok seviyoruz. Hafız bir kişi olarak rap müzikle nasıl tanıştınız? Bu müzik dalı sizin ilginizi neden çekti?

       Bu tip öğrenciler olarak sizler bizi seviyorsunuz. Genel olarak zaten şu an gençler arasında en popüler olan müzik, sadece Türkiye'de değil dünyada rap müziktir. Gençlerin, yani bizim tabirimiz de yardıra yardıra geliyordu zaten. Bunu büyükler kabul etmek istemese de, hala da çok kabul etmeseler de rap müzik şu anda listelerde her yerde bir numara. Tabi olumlu bir şekilde bir numara mı? Hayır.  Maalesef olumlu bir şekilde çıktığı şekliyle, orijinal şekliyle değil. Orijinal şekli ile olsa zaten bir numara yapmazlar çünkü orijinal şekilde insanların kendilerini ezenlere karşı kendilerinin ifade etme tarzları vardı. Şu an insanlar tamamen yıllarca pop müzik diye adlandırıp küçük gördükleri; işte bu ne ya, pop müzik hiçbir şey işte bir şeyden bahsetme mesajı yok dedikleri müzikle aynı şeyi yapıyorlar. İsmine de rap diyorlar. O yüzden ben şuan listelerde birinci olan çoğu parçanın rap olduğunu zaten bir kere rap olarak görmüyorum.
     Benim tanışmam nasıl oldu hafız olarak? İmam hatipli değilim ama hafızım. Hafız olarak benim tanışmama Almanya’daki akrabalarımın getirdiği kasetler ve onların giyim tarzlarının dikkatimi çekmesi ve onlara sormamla beraber başladı. Türkçe rap, Türkiye’de doğmadı. Almanya'da doğdu. Türkçe sözlü rap müzik ilk defa Almanya'da yapıldı, Almanya'ya davetli olarak misafir çağırdılar, bizim vatandaşlarımızın giyimlerinden, dinlerinden dolayı baskı gördüler. Camilere domuz kafası bırakıldı, kızları kaçırıldı, evleri kundaklandı, biraz daha gençler doksanları gurbetçilerle ilgili araştırırlarsa görürler zaten. Bizim gurbetçi gençler de aynı siyahi'lerin kendilerini ifade etmelerindeki olay gibi kendilerini ifade etmek için böyle bir müzik tarzını kendilerine uygun gördüler ve şiirlerini ritimleri uydurup rap müzik yaptılar.


Şarkılarınızı dinlediğimizde ilk dikkatimizi çeken şey ilahi öğütlerin ve milli olmanın önemi dikkatimizi çekiyor. Rap müziği ilahi mesajın duyurulmasında bir araç olarak mı görüyorsunuz?

Evet, müziğimi O ses Türkiye'de de söylediğim gibi araç olarak görüyorum amacım tamamen Allah'ın rızası. Araç olarak rap müziği şuan kullanıyorum, hayatım boyunca da farklı şeyleri de Rabbimin rızasını kazanmak için kullanacağım. Gençlere alternatif üretmemiz gerekiyor. Gençlerle hemhal olmamız gerekiyor. Gençlerle hasbıhal etmemiz gerekiyor ki ben de 30 yaşındayım, çoğu insana göre gencim. İnsanlar yaşlandıklarını kabul etmiyorlar, benim öyle bir sıkıntım yok ama o yüzden gençlere ulaşma aracı olarak görüyorum. Herkes rap müzik söylemekte özgür. Özgür bir dünyada herkes istediği konuda, istediği müzikten bahsedebilir. Benim bu konudan bahsetmem bazı kişilerin hoşuna gitmiyor. Onların hoşlarına gitmemeleri benim hoşuma gidiyor çünkü demek ki doğru bir iş yapıyorum. Ben bazen ilahi mesajlar, bazen vatanperver mesajlar, bazen sokaktan bahsedip sadece iyi bir örnek olmak için mesajlar vermeye devam edeceğim. Çünkü efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şeriflerinde buyuruyor ki: İyiliğe sebep olan o iyiliği yapmış gibidir, kötülüğe sebep olan da kötülüğü yapmış gibidir. Ben iyilik olamasam da iyiliğe sebep olmaya her zaman devam edeceğim.

Yeni nesil, bizim de bazı okul arkadaşlarımız yabancı müzik dinleyip, yabancı şarkıcıları takip ediyorlar. Kız arkadaşlarımız arasından özellikle BTS hayranları ağır basıyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz, yorumlarınızı alabilir miyim?

Ben bir müzisyen olarak yabancı müzik dinliyorum, dinlenmesinde bir sakınca görmüyorum. Bana göre mesajı olmayan müzik tehlikeli olan müziktir. Çoğu insan zaten o yabancı müziklerin hiçbirini İngilizce bilmedikleri için ya da işte Kore grubu dedin kolayca anlamıyorlar, onların ünlü olmasına özeniyorlar, pahalı arabalarına binmelerine özeniyorlar ya da kliplerdeki gibi güzel kızlarla olmalarına özeniyorlar. Mesela şöyle şeyler okuyorum: Ben hayata onlar sayesinde bağlandım. Ben açığı gençlerde bulmuyorum. Biz Efendimiz gibi büyük bir örnek varken, tarihimizde binlerce milli manevi kahramanlarımız varken, sanat alanında çok güzel örnekler varken, teknoloji alanında çok güzel örnekler varken, biz bu örnekleri onlara anlatmamışız. Onların yabancı menşeli kahramanları kahraman olarak, idol olarak şarkıcıları görmelerine sebep olduysak yanlış bizim yanlışımızdır. Bunu bir an önce düzeltmemiz lazım. Yoksa tabii ki ben de mesela Hindistan’ın ve Amerika'nın bazı aktörlerini çok seviyorum ve takdir ediyorum. Bana göre çok güzel işler yapıyorlar. Yabancı birini dinlemenin, izlemenin, takdir etmenin hiç bir sıkıntısı yok ama bence mesaj kaygısına film, müzik, sinema sektörü ne olursa olsun gençler dikkat etmeli. Mesajı olmayan iş boş iştir. Tabii ki eğlenmeye ihtiyacımız var ama eğlenirken de bizim değerlerimizle dalga geçilmesine izin verirsek o zaman dik duramamış oluruz, bir çizgimiz olmamış olur. Cemil Meriç'in dediği gibi, tarafsız olan bertaraf olur, o yüzden bizim tarafımız Rabbimizin tarafı ise bizim doğrularımızla hiçbir zaman dalga geçilmesine, bizim kutsalımıza dokunulmasına izin vermememiz lazım.
 
Hakkınızda yaptığımız araştırmaya göre ilk röportajınızı 2011 yılında Genç dergisine vermişsiniz. O gün röportaj verirken bugün bu noktada bir tanınırlığa ulaşacağınızı hayal ediyor muydunuz? Bu konudan hareketle öğrenci arkadaşlarımıza başarıya ulaşmakla ilgili neler söyleyebilirsiniz?

     2011’de ilk röportajımı Genç dergisine vermiştim, onlara da selam olsun, sonra yine tazeledi. 2018’de yine bir röportaj yaptık. Evet, ilk röportajı verirken bugün bu günlere geleceğimi hayal ediyor muyum diye sordun. Hayal etmiyordum, geleceğimi Allah'ın izni ile biliyordum. Bunu her yerde söylüyorum. Şaka gibi gelebilir ama hayal etmeyi bırak, gerçekten geleceğimi biliyordum ve insanlar soru sorduklarında aynı şuan sizin sorduğunuz gibi ne cevap vereceğim diye planlıyordum. Sahneye çıktığımda insanlar bana sorular yöneltecek ya da insanların duygularını güzel bir şekilde ifade etmek için hangi cümleler kurmam lazım diye düşünüyordum. Bunu şarkı sözlerimden de anlayabilirsiniz. İlk sahneye çıktığımdan itibaren son dört senedir de görebilirsiniz zaten.
     Gençlere nasihat vermeme gelecek olursak: Kendi ve organik hayallerini kursunlar, başkalarının hayatlarını hayal diye kendilerini almasınlar. Örnek şuan işte: Bir grup var ki dünyada youtuberların ya da fenomenler hayatlarını hayal olarak kendilerine alıyorlar. Büyük ihtimal ulaşamayacaklar, mutsuz olacaklar. Ulaşsalar bile emin olun sadece çok takipçisi var diye insanlara özenip, özendiği şeylere ulaştıktan sonra ben bu hayatı istemiyormuşum ya, bu nasıl bir hayat deyip milyonlarca takipçisi olan sosyal medya işini kapatan insanlar var. Niye? Çünkü organik bir hayal kurmadan başkalarının hayatlarını kendilerine hayal olarak aldılar. Siz kendi organik ve orijinal hayallerinizi kurun gençler. Emin olun hayalleriniz büyük olabilir ama dua ettiğiniz en büyük. Hayallerinize ulaşmak için ondan isteyin, emin olun bu dünyada nasip olmasa bile bir şekilde onun ecrini sevabını bu dünyada olmasa bile öbür tarafta olacaksınız. Bizim inancımız böyle gerektiriyor.

Sizi profesyonel anlamda başarıya ulaştıran parçanızın “Sukut-u Feryat” olduğunu belirtmişsiniz öncesinde. Biz ise sizi “Çocukluğum” parçası ile tanıdık. Bu iki parçanın sizin için öneminden bahsedebilir misiniz?

Sükut-u Feryat parçası evet, benim için çok önemli. Çünkü 2011 de müziğe yeni başladığımda birkaç sene olmuştu, beni güzel yerlere getirdi, güzel kitlelere ulaşmamı sağladı. Müziğimde önemli adımlardan biri oldu. Çocukluğum zaten O Ses Türkiye'yle birlikte milyonlarca insana ulaşmamızı sağladığı. İnternette toplam yüz milyon dinlendi. Çocukluğum halen de dinlenmeye devam ediyor. İki yüz on konser verdiysek çocukluğum parçasının çok büyük etkisi var tabii ki. Sükut-u Feryat, Çocukluğum parçasının dedesi mi diyelim artık yani. Tabii ki o günlere gelmemiz de aradaki parçaların da çok büyük etkisi var. Onların üstünde yeni tarzlar denedim. Onların üstünde denediğim modeller, onların üstünde denediğim nağmeler onları bizi geliştirdi. O iki parçadan sonra Masal parçasının ikinci versiyonunu yaptım, onlar tabii ki bizi güzel yerlere getirdiler. Tabii bizi daha iyi yerlere getirecek parçalar yapmaya devam edeceğiz Allah’ın izniyle.

Dergimiz bir okul dergisi, ister istemez arkadaşlarımız sizin öğrencilik yıllarınızı merak ediyor. Biraz bize o yıllardan bahsedebilir misiniz? Resul Aydemir nasıl bir öğrenciydi?

Nasıl bir öğrenciydim?  Vallahi şaka gibi gelecek ama çok pasif bir öğrenciydim. Yani asosyal denilemez ama sosyalde değildim, yani biraz içine kapanıktım. İki yüz konser verdim. Sahnede stand up yaptığımı iddia edenler var. Ben çok iddialı değilim o konuda ama story telling (hikâye anlatma) tarzında şeyler yapıyorum. İki yüz konser haricinde de yüz tane de konferans ve söyleşi yaptık üniversitelerde, liselerde, vakıflarda. Dediğim gibi yani öğrencilik yıllarım çok aşırı sosyal ve aşırı ön planda, lider konumda değildim ama uyumlu, inandığı insanın peşinden giden bir kişiydim. Ayağını yorganına göre uzat, diye çok güzel bir atasözümüz var. O anki kapasite onu gerektiriyordu demek ki ama yine rap müzik yazıyordum, öğrenciyken de hep müzik dinliyordum, şiirler yazıyordum. Onları hep müzik şeklinde uyarlıyordum. O zaman rap müzik çok tanınmıyordu zaten. Rap müzik dinlediğim için arkadaşlarım arasında dalga geçiyorlardı öyle giyim tarzımdan dolayı. Yatılı okudum zaten, liseyi açıktan okudum, muhafızlık yaptım. Hafızlık yapmaya başladığımız zamanda ise benle beraber rap dinlemeye başlayanlar oldu, onları da alıştırınca onlar da söz yazmaya başladılar ya da benim yazdığım sözleri dinlemeye başladılar. Orada biraz daha öne çıkmaya başladım, ondan sonra askerlik döneminde tamamen -askerde tabur çavuşuydum mesela, bin kişiden sorumluydum- bayağı bayağı askerlik dönemi, askerlik dönemine yakın dönemde ön plana çıkmaya, sosyalleşmeye,  lider pozisyona geçmeye başladım. Sonra da bu günlere geldik işte.


Son olarak Gültepe İmam Hatip Ortaokulunda okuyan arkadaşlarımız için söyleyecekleriniz var mı? Bu röportajı okuyacak arkadaşlarımız için unutulmaz bir nasihat olacağından eminim.

Sadece sizin okulunuzu özel değil, sadece imam hatiplere değil, sadece öğrenci kardeşlerime değil, tüm genç kardeşlerime nasihatim: Birincisi dediğim gibi birkaç soru öncesinde verdiğim cevap gibi orijinal, kendinize ait hayaller kurun. Biz de klasik hayaller kurdular, doktor olacağım, mühendis olacağım diye. Kaç milyon gencin kaç yüz tanesi doktor ya da mühendis olmuştur? Başkalarının koyduğu hedefler sizi ilgilendirmesin, kendiniz kendinize göre kapasitenizi en iyi bilen sizsiniz. Kapasitenize göre hayaller kurun kesinlikle. Sizi mutlu eden, çevrenizdekilere fayda sağlayan, evinize rızkınızı götürebileceğiniz bir meslek hayal edin. İsterse garsonluk olsun bu meslek. Toplumun içinde sadece doktor, mühendis, öğretmen gibi meslekler yok.
Bir kardeşim çok güzel bir sözü var. Dahlimiz olmayacak yani -imam hatipsiniz zaten biliyorsunuzdur- müdahale edemeyeceğimiz konuları konuşmaktan dahlimiz olabilecek küçük şeyleri yapmayı unuttuk. Yani dahlimiz olmayacak dünya, günlük siyaset gibi konuları konuşmaktan bir köpeği doyurmak, aramızda beşer lira toplayıp fakir bir arkadaşımızın evine küçük bir yardımda bulunabilmeyi unuttuk. Dahlimiz olacak küçücük şeyler ama çok büyük değişimlere sebep olabilir. O yüzden dünyanın değişmesini denemeyin, siz değişin. Bakın mahalleniz değişecek, okulunuz değişecek, bu semt değişecek, İstanbul değişecek, Türkiye değişecek ve dünya değişecek. Önce siz değişin. Aynada gördüğünüz ya da kendinizi vicdan muhasebesi yaptığınızda karşılaştığınız kişiyi değiştirin, başkalarını değiştirmekten vazgeçin.

Tekrar bize bu fırsatı verdiğiniz için size çok teşekkür ediyoruz. Rabbim başarılarınızın artarak devam etmesini nasip eder inşallah.

Kardeşlerimle buluşmamıza vasıta olduğunuz için ben teşekkür ediyorum. İyiliğe sebep olan o iyiliği yapmış gibidir. Ecrini oradan siz de kazandınız. Bana dua etsin kardeşlerim, siz de bana dua edin. Dünya dualarla beraber ayakta duruyor. Alkışlar, gönlümüzü kaydırır. Bu sevgi, işte herkesin bizimle fotoğraf çekilmesi ya da bizi dinlemesi, gönlümüzü kaydırabilir, gönlümüzün kaymaması için hepinizden dua bekliyorum. Tabi ki de destekte bekliyorum. Instagram'dan takip edin, Youtube'dan takip edin, yaptığımız çalışmaları değerlendirin. Değerlendirin derken sadece olumlu değil, olumsuz gördüğünüz ya da eksik gördüğünüz bir şey varsa söyleyin, bizim başımızın tacı eleştiriler. Yeter ki hakaret olmasın, yeter ki içinde argo olmasın. Ki argo olana bile kötü bir cevap vermiyoruz. Çok art niyetli değilse, o anki boşluğundan verdiğini hissediyorsam onlara bile cevap veriyorum. Özür dileyen, abi kusura bakma, biz sana böyle dedik sen bizi utandırdın verdiğin cevapla diyen çok oluyor. Kendinize çok iyi bakın, Allah emanet olun.  Sizi Allah için çok seviyorum. Sizler için, gençler için alternatif üretmeye son nefesime kadar devam edeceğim.

Emre Aydın ( 8/B Sınıfı) - Yunus Yeniçeri (Türkçe Öğretmeni)
Tomurcuk Dergisi 2019

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.